İnsan zihninin bir çöplük yığınına dönüşmesine engel olunamadı.
Yerli-yersiz, gerekli-gereksiz, iyi-kötü birçok olası düşünceyle dolu hale
gelmiş zihinler, algılama yeteneğinin körelticisi haline geldi. Köreltilmiş
algılar, zaman içerisinde yok edilmesi veya ertelenmesi mümkün olmayan algısal
düşüşün en önemli tetikleyicisi olmaktan alıkonulamadı. Zaman içerisinde oluşan
bu algısal düşüş, insan hayatının anlaşılması ve toplumsal gerçeklerin
algılanması konularının en etken ve kilit noktası haline gelmiştir.
Anlaşılamamış hayatlar ve algılanamamış toplumsal gerçekler, kabul görünmesi
imkan dahilinde olunamayacak kaoslar doğurdu ve insan hayatını bir uçurumun dip
noktasındaki ışıltılı karanlığa yuvarladı.
Bilmeden yargılamak veya tanımadan yargılamak sizce doğru mu? Neden herkes tanımadığı insanları, bilmediği olayları yargılıyor. Bir insan birisinin sırf görünümü, kıyafetleri vb. yüzünden onun hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadan onu yargılıyorlar.
Sevmek mi? Sevilmek mi? Sizce hangisi önemli, sevilmek mi? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama benim düşüncem şu yönde; Bence, önemli olan sevmektir. Karşılık beklemeden, tertemiz sevmek. Bu her şey için geçerli aslında veya herkes için de diyebilirim. Yani söylemek istediğim karşındaki kim olursa olsun ne olursa olsun karşılıksız olarak sevmeliyiz.
Teknoloji gün geçtikçe ilerliyor. Teknoloji ilerledikçe de bizi peşinden sürüklüyor. Artık herkesin elinde bir akıllı telefon var. Küçük bir bilgisayar, istediğimiz her şeyi telefondan yapabiliyoruz. Ancak telefon kullanımı konusunda çok aşırıya kaçıyoruz. Elimizden telefonu bırakmıyoruz.